20 Ocak 2013 Pazar

Lambayı sen mi kırdın Bülent?

“Apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın Bülent?”

“Hangisini?”

“Otomatik yanan, sensorlu lamba.”

“Hayır.”

“Komşu görmüş, yalan söyleme. Süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.”

Önüme baktım.

“Neden kırdın?”

Cevap yok.

“Hasta mısın evladım?” Söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle…”

“Kırdımsa kırdım, ne olacak! Çok mu değerliymiş?”

“Lamba senden değerli mi evladım, lambanın a…. k...yım, lamba kim? Yöneticiye de dedim. Lambanızı s…..m, kaç paraysa veririz. Sen değerlisin benim için.”

“Beni görünce yanmıyordu baba.”

“Nasıl ya?”

“Görmezden geliyordu, yanmıyordu. Kaç sefer yok saydı beni.”

“E beni görünce de yanmıyordu bazen, böyle el sallayacaksın havaya doğru, o zaman yanıyor.”

“Hadi ya! Sahiden mi?”

“Evet. Ucuzundan takmışlar. Bizimle bir alakası yok.”

Babama sarıldım, yıllar sonra.

(Emrah Serbes, Erken Kaybedenler, “Kimi Sevsem Çıkmazı” isimli öykü, s. 141)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder